Her kötü dönemde hatırlanacak, yaşanacak iyi anılar olduğunu hatırlatan bir şarkı oldu bu.. O dönemlerden birini yaşıyorum. Hala.
'Dur Henüz Yeniyim..' adlı blogumdan 'Çıraklık Dönemi'ne geçiş yaptım.. Birkaç ay takılayım yazayım-çizeyim- çekip paylaşayım. Siz de okuyuverin, ama eliştirmeyin. Ne hacet?
25 Eylül 2013 Çarşamba
22 Eylül 2013 Pazar
Uyanmadı..
Ne onun yanında olabiliyorum, ne de ondan uzaklarda onun için üzülenlerin yanında olabiliyorum. Avrupa'nın bir köşesinde sıkışmış yas tutuyorum şu an yokluğuna inanamadan..
İyi gidiyordu, İyi geçmişti amelyatı. Biliyordum iyi olacağını bu gağantta birlikte olacağımızı. Hadi canım olamaz herhalde? Yıllar sonra ilk kez birlikte olacağımız gağantta artık o olmayacak mı?
Beco Daydayı bu sabah kaybetmişiz. Ben bunu bir mesajla duyuyorum ve ne onun yanında ne yayamların yanında olabiliyorum. Ondan bana kalan en büyük hediyem bu ördeğim. Hayatımda bugüne kadar nereye gittiysem götürdüm. Adaya, Kuşadasın'a, Hayastan'a, Fransa'ya, İtalya'ya şimdi de Portekiz'e..
Armen Tantik'le fotoğraf çekildik hatta. Dedim bak ördeği de alayım Beco Dayday'a gösteririm.
Hala bana pek inanılası gelmiyor. Sanki İstanbul'da olsaydım daha kolay hazmederdim. Ama bu kadar yakınken birlikte olmaya?
Elimden böyle bir yazı yazıp içimi dökmekten başka bir şey gelmiyor. Huzur içinde uyu Beco Dayday'ım. Bana yaşattığın unutulmaz çocukluğum için teşekkür ederim. Ğığeyfıls'larım hazır geliyorum..
20 Eylül 2013 Cuma
Sabah oldu.. Uyan artık
Bu aralar Beco daydayı düşünmeden geçemediğimiz günler geçiriyoruz. Kalbi 3. kez açılarak amelyat oldu bugün. Şu an uyuyor ve uyanması bekleniyor. Kendisinin umutsuz olması zaten hepimizi darmadağın etmişti. Bir de gağanta birlikte girecektik biletimi bile almıştım. Kendimi çok kötü hissediyorum bunu düşündüğümde. Ben gittiğimde o orda olmazsa diye korkuyorum..
Gereksiz geçici duyguların peşinden düşmüş giderken hayatın gerçek değerlerini unutuveriyor insan. Ne bencil varlık..
İyileş Beco Dayday'ım.. İlk seni öpmem gerek yeni yılda..Her sene medz mayriğimi öptüğüm gibi..
19 Eylül 2013 Perşembe
İkinci yarının başlangıcı
Dün gece ilk kez dışarı çıkmaya teşvik ettim kendimi. Ev arkadaşlarım oha bu gece de mi çıkmıyorsun diyince artık Erasmus öğrencilerinin yüz karası olmanın bir anlamı olmadığını düşündüm. Tabi böyle olmamın en büyük nedeni, fazla yoğun bir senenin ardından evde durmanın bana verdiği zevkin artması. Oturup bir film izleyecek zaman dahi bulabilsem, halim olmuyordu sanki.
İyi ki de çıkmışım.. Fazla manyak insan sevmem,
bunlar manyak değil sadece kendilerini eğlendirmeyi iyi biliyorlar. Sürekli sokaktalar, bunun için bir yere gidip oturmaları gerekmiyor. İçkiler ( ya da ev yapımı kokteylleri desem daha doğru olacak) evde hazırlanıp coca- cola şişelerinde getiriliyor. Sokakta çıkarılan sese biri de çıkıp demiyor ki ''sessiz olun uyuyan var!'' Hatta kendi içkimizi içtiğimiz bir barın sandalyelerinde otururken dışarda, bar sahibi 'Kapıyı kapatıcam tuvalete giren var mı?'' diye sordu ya? Ulan ben tuvalete giren insandan 1 lira ücret alan bir memleketten geliyorum.
Tahmin edilebiliyor mu şaşkınlığım?
Gerçi şaşkınlığım sadece insanlara, burdaki hayat tarzlarına falan değil. İnsanlarımdan kilometrelerce uzakta olmam istediğim zaman atlayıp bir otobüse görmeye gidemeyecek kadar uzakta olmak çok ilginç bir duyguymuş. Abrantes'in daracık-tatlı sarı lambalı sokaklarını gece vakti seyrederken kafamı kaldırdıp dolunayı gördüğümde ''Bundan bizde de var lan, aynı aya mı bakıyoruz şimdi biz? Şu an bakıyor muyuzdur? Aynı anda?''
Fazla düşünmemem gerek.. Yeni bir döneme giriyorsak madem dün gece de benim miladım olsun.. İkinci yarının başlangıcı olsun..
18 Eylül 2013 Çarşamba
''Loving Strangers'' şarkılı yazı
Sanırım bir 7 senedir aynı yolda yürüyorum. Aynı yolda gidip geliyorum. Farklı durakları vardı.. Durduğum, zaman geçirdiğim oldu. Zevk verdiği dönemleri vardı ama acı vermeyi hiç bırakmadı bu yol.. Aynı yolda gidip gelerek zaman kaybetmenin bir anlamı yok. Aynı insanların aynı şekilde seni yakmamasının tek çözümü, bir sonraki soldan girip yol değiştirmek.
Kendimi köprüden önceki son çıkışı kaçırmış çaresizliğinde hissetmiyorum nasıl olsa :)
Yeni girdiğim şu yolda beni yarı yolda bırakan, bana engel olan, beni yoran üzen herkese teşekkürü bir borç bilirim. Geri dönmemi engelledikleri için..
14 Eylül 2013 Cumartesi
One day baby we'll be old.. -Roma-
Ağlaya sızlaya ve müthiş bir baş ağrısı ile ayak bastığım Roma'da ( her şeye rağmen ) ne kadar güzel günler geçirdiğimi, ordan uzaklaştığımda kafama basmıştı. Hala fotoğraflarına baktığımda zevk alıyorum. ''Güzeldi laaaaaan! ' diyorum..
Bir kere her şeyden önce yayamın tüm çocukluğunu geçirdiği, ömürlerinin çoğunu birbirinden uzak yaşamalarına rağmen çok çok yakın olduğu Armen Tantik'le tanıştım. Hep ismini duyardım da kimin neyi olduğunu bilmezdim. Bu birbirimizi tanışmak için harika bir fırsat olmuştu. O kadar iyi, yardımsever ve düşünceli bir kadın ki 'lan nerden tanıdık bak buna da bağlandık' olduk.
Kendisi yayamın kardeşi gibi olmuş. Sesi, giyinişi, konuşması. Ha onun biraz daha modern versiyonu diyelim. Daha bir Avrupalı. Yayam için ' Hin Gnik mnatz Gukin medz mayrigt' diyor :))
Bu da bana ayırdığı çatı katı odam. Kendime özel tuvaletim vbile vardı. O kadar tatlıydı ki insanın Portekiz'de değil de Roma'da Armen Tantik'le Erasmus yapası geliyor. İnsan burda yaşamaktan zevk alır lan. Bir de benim odama bak. '' NAREEEEEE GARMİR DEDRAGIS UR E???? ASİGA ŞTKE ANİGA IRE''
Armen Tantik nasıl oldu anlamadım benden daha az yoruldu beni gezdirirken. Biraz daha fazla kare göreyim, daha çok yer gezeyim diye benle şehri alt üst etti. Açıkçası yolculuğun yarısında yorulmuşken kendisi hala şurdan gidelim bunu da gör derdindeydi.
***
Armenian Embassy of Italy
Roma - Collesium
Vaticano -
Surp Krikor Lusavoriç
Surp Krikor Lusavoriç
Dedim ki yumurtalı mısırlı salamlı pizza istiyorum. Bir dilim salamı bir köşeye koymuş, yarım kaynamış yumurtayı sola doğru ortaya, mısırı da şöyle bir fırlatmış sağ olsun. Meşhur pizzanız böyle ise kusura bakmayın Little Ceaser's forever!
İtalya'daki ilk Mc :))
***
Roma'dan bahsetmişken yanımdaki arkadaşı da pas geçemeyecem. Roma gezisini unutulmaz kılan asıl O'ydu. Birlikte eğlendiğimizi biliyordum da, yurtdışında bir başka oluyormuşuz.
Deniz'e girildi, havuza girildi, şarkılar söylendi, festivale gidildi, sarhoş olundu. Sarhoş olmanın ceremesi çekildi. Dışardan baktığımız sorunları gözardı edersek harika bir 5 gündü. Herbir ayrıntısını yazmak paylaşmak isterdim de, silinmeye başlamış hikayeler pek gün yüzüne çıkmayı hak etmiyormuş.
Ben yazımın sonunda Roma'yı tavsiye edeyim. Gidin arkadaşlarınızla- ailenizle en az benimki kadar güzel vakit geçirin..
12 Eylül 2013 Perşembe
What's my mother fucker name?
Nedeni sorulmaz Roma'da tanıştığım ve tanışıtığım geceleri unutturmayan birkaç şarkı var.. Bunun birinin klibi efsane.. Diğerleri I don't care I love it - One day falan klasik bilinenlerden-miş.. Bir ara Roma macerasını anlatan bir yazı yazsam iyi olacak ama şimdilik üşeniyorum. Bir ara yazarım.. Ne yaptın diye soranlara Copy-Paste yapmak en kolayı..
Bahsettiğim Klip; ENJOY IT !
Bahsettiğim Klip; ENJOY IT !
6 Eylül 2013 Cuma
Uçak Düşmedi
Her türlü aksiliğin başıma geldiği 2013 yazında uçağım düşmeden Roma'ya gelebildim. Sonra fark ettim ki herkesin başına aksilikler geliyor Kayane kendini bu kadar da merkeze koyma. Ha yok henüz Portekiz'deki odama iyice yerleşmeden sağ salim varmadan bu cümleyi kurmayayım.
Gelirken fazla duygu sergileyemedim galiba sanırım bütün duygularımı zaten birkaç hafta öncesinden tüketmişim. İstanbul köprüsünden geçerken ve uçağın İstanbul'dan uzaklaştığı an duygu patlamasının dibini yaşadım, yanımdakiler uçaktan korkuyorum sandı.
Bu birnevi korkuydu da bunun uçakla alakası yoktu. İstanbul'dan uzaklaşmak demek, sanki sorundan kaçmak ya da onu çözmeyi daha da zorlaştırmak demek sanıyorum.
En azından sokağında yürürken hiç düşüncelere dalmayacağım bir yere gidiyorum. çünkü içimde konuşurken laf lafı açıyor, muhabbetime doyum olmuyor. Bu da beni delirtiyor. Belki yabancı bir yerde olursam çok da huzurlu-rahat olabilirim.
Kendinize iyi bakın, e takipte kalın?
Gelirken fazla duygu sergileyemedim galiba sanırım bütün duygularımı zaten birkaç hafta öncesinden tüketmişim. İstanbul köprüsünden geçerken ve uçağın İstanbul'dan uzaklaştığı an duygu patlamasının dibini yaşadım, yanımdakiler uçaktan korkuyorum sandı.
Bu birnevi korkuydu da bunun uçakla alakası yoktu. İstanbul'dan uzaklaşmak demek, sanki sorundan kaçmak ya da onu çözmeyi daha da zorlaştırmak demek sanıyorum.
En azından sokağında yürürken hiç düşüncelere dalmayacağım bir yere gidiyorum. çünkü içimde konuşurken laf lafı açıyor, muhabbetime doyum olmuyor. Bu da beni delirtiyor. Belki yabancı bir yerde olursam çok da huzurlu-rahat olabilirim.
Kendinize iyi bakın, e takipte kalın?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)