Üniversiteye başladığım ilk sene lanet ederek mezun olacağımı düşünüyordum. Olmadı... Okulu çok sevdiğimden, bana inanılmaz bir eğitim verdiğinden, kültürüme kültür kattığından değil tabi ki. Çünkü okuldan nefret etme sebeplerim, okulu sevme sebeplerimden çok daha fazla. Bunun nedeni tamamen 2. sınıfa doğru artık pes etmemle alakalı. 500 bilmem kaç senelik üniversite abiiii... Kendi düzelememiş, ben mi düzeltecem ?
Okulun bana verdiği o yüzlerce insanın içerisinden parmakla sayılır dost edindim. Dost olarak saymadığım ama olur ya aynı ortamdasın-konuşmak zorundasın diye sıfatlandırdığım arkadaşlar daha fazla oldu. Bir de kankaya bağlamadığım için pişman olduğum birkaç 'cool' insan vardı bu kadar. (Zaten twitter'da bir numaralı stalker'ım olduğu için bu satırları da okuduğuna eminim.)
Bir de onlarca hoca içerisinden 4 isim çıkarabildim. Battal Hoca- İlkay Hoca - Gülin Hoca - Ahsen hoca. Herbiri mutlaka bir şey kattı hayatıma.
Ahsen Hoca ile sohbetim bile yoktur. Eğitim verme şekli - sınav yapma şekli - hatta derste anlattığı kadarıyla anneliğine bile hayranım.
Gülin Hoca'nın her öğrenciyle tek tek ilgilenebilme yeteneği.. çok tatlı.. (Yani sizi bilmem benle ilgileniyordu -_- ). Istediğim referans mektubunu izinli günü olmasına rağmen zaman ayırıp imzalaması daha da tatlı. Evet çünkü burs aldım hah !
Battal Hoca ile İlkay hocayı sevme sebebim aynı. İkisi de tam 'Abi sinema mı ya ?' diye şüphelendiğim zamanda çıkıp 'Yaparsın sen' dediler. Bilmiyorum ne kadar yapabildim ama İlkay Hoca'nın facebook hesabında isimlerimizi etiketleyip çektiğimiz film için sizinle gurur duyuyorum yazısını okuğum an saniyesiyle aklımda. Ne ağladım ya sanki Cannes'da aday olduk.
Kısacası beni güzel gaza getirdiler... yani desteklediler demek istedim.
Teşekkürler güzel insanlar.
(O Gerzek şişman hocadan da nefret ediyorum.)
Şu ilginç köklü okulda 3 tane aynı günde aynı saatte sınava mı girmedim... Çekilen bir kısa filmde oynadım diye adım 'Bay Cipsteki Kız' mı olmadı... Beni sırf bunun için Taksim'de çeviren oldu be !
Son sözümü söylemeye yakın belirteyim..
Duvarlarda kopyalar arasında gördüğünüz o ilginç harfler benim Ermenice yazdığım kopyalar. Onlar da benden size mirastır. (BOYANDI)
Üniversite ile ilgili bir yazı yazdığımda bunu en son şu duygularımla kapatırım. Bana İstanbul Üniversitesi dediklerinde bir kelime gelecek aklıma. 'Erasmus'. Ahh o anlaşmayı kim Portekiz ile yapmışsa...O üniversitenin altına kim imza atmışsa... Hatta son dakika İtalya'yı seçtiği için beni Portekiz'e gitmek 'zorunda kılan' bir diğer Erasmus öğrencisi her kimse.... Onların ELİNİ ÖPÜP BAŞIMA KOYAYIM HE Mİ !
Hoşçekal İstanbul Üniversitesi
Pek de özlemeyecem...
Okulun bana verdiği o yüzlerce insanın içerisinden parmakla sayılır dost edindim. Dost olarak saymadığım ama olur ya aynı ortamdasın-konuşmak zorundasın diye sıfatlandırdığım arkadaşlar daha fazla oldu. Bir de kankaya bağlamadığım için pişman olduğum birkaç 'cool' insan vardı bu kadar. (Zaten twitter'da bir numaralı stalker'ım olduğu için bu satırları da okuduğuna eminim.)
Bir de onlarca hoca içerisinden 4 isim çıkarabildim. Battal Hoca- İlkay Hoca - Gülin Hoca - Ahsen hoca. Herbiri mutlaka bir şey kattı hayatıma.
Ahsen Hoca ile sohbetim bile yoktur. Eğitim verme şekli - sınav yapma şekli - hatta derste anlattığı kadarıyla anneliğine bile hayranım.
Gülin Hoca'nın her öğrenciyle tek tek ilgilenebilme yeteneği.. çok tatlı.. (Yani sizi bilmem benle ilgileniyordu -_- ). Istediğim referans mektubunu izinli günü olmasına rağmen zaman ayırıp imzalaması daha da tatlı. Evet çünkü burs aldım hah !
Battal Hoca ile İlkay hocayı sevme sebebim aynı. İkisi de tam 'Abi sinema mı ya ?' diye şüphelendiğim zamanda çıkıp 'Yaparsın sen' dediler. Bilmiyorum ne kadar yapabildim ama İlkay Hoca'nın facebook hesabında isimlerimizi etiketleyip çektiğimiz film için sizinle gurur duyuyorum yazısını okuğum an saniyesiyle aklımda. Ne ağladım ya sanki Cannes'da aday olduk.
Kısacası beni güzel gaza getirdiler... yani desteklediler demek istedim.
Teşekkürler güzel insanlar.
(O Gerzek şişman hocadan da nefret ediyorum.)
Şu ilginç köklü okulda 3 tane aynı günde aynı saatte sınava mı girmedim... Çekilen bir kısa filmde oynadım diye adım 'Bay Cipsteki Kız' mı olmadı... Beni sırf bunun için Taksim'de çeviren oldu be !
Son sözümü söylemeye yakın belirteyim..
Duvarlarda kopyalar arasında gördüğünüz o ilginç harfler benim Ermenice yazdığım kopyalar. Onlar da benden size mirastır. (BOYANDI)
Üniversite ile ilgili bir yazı yazdığımda bunu en son şu duygularımla kapatırım. Bana İstanbul Üniversitesi dediklerinde bir kelime gelecek aklıma. 'Erasmus'. Ahh o anlaşmayı kim Portekiz ile yapmışsa...O üniversitenin altına kim imza atmışsa... Hatta son dakika İtalya'yı seçtiği için beni Portekiz'e gitmek 'zorunda kılan' bir diğer Erasmus öğrencisi her kimse.... Onların ELİNİ ÖPÜP BAŞIMA KOYAYIM HE Mİ !
Hoşçekal İstanbul Üniversitesi
Pek de özlemeyecem...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder