27 Ekim 2013 Pazar

O'na

Blogumda bu tür bir yazıyı, bu kadar kısa süre aralığıyla yazacağımı hiç düşünmezdim.. O kadar kızgın, o kadar üzgün ve çaresiz oluyor ki insan bu durumlarda.. Zaman durmuş - boğazlar düğüm düğüm..

Kimse bana ölümün doğal bir şey olduğunu söylemesin. Ölüm her zaman, her şekilde, herkes için kabul edilemez olacak. Özellikle sırasız olunca. Hayatta bundan daha büyük bir acı düşünemiyorum. Geri kalan tüm acılar gerçekten iğne batığı kadar acıtıyor insanı ancak bunların yanında.. Bunları yaşadıkça, gördükçe, duydukça..

Son 1-2 aydır nadir de olsa çok çok mutlu olduğum anlar yaşadım.  Yüzüm güler gülmez bir  'Çok şükür iyiyim.. mutluyum'' dedim içimden. Dedim ama cümle biter bitmez aklıma İstanbul geliyordu. Hemen arkasından bu cümle geliyordu; ''Boşver beni, O'na sağlık ver.. bırak beni şimdi..''.
Bu diyalog sürekli tekrarlandı durdu içimde..

Cuma gecesi hariç..
Gene bir heyecan vardı içimde, bir sarhoşluk yakalamıştım bir anlığına.. Çok kısa sürdü.. Şükredememiştim bile henüz.. Sırasız olmasına kafam takılmıştı.. Neden bir tarafta insanlar 90'ı görebiliyor? Haksızlık yok mu bunda? - Dedem geldi hemen aklıma.. İçimde o susmayan, yakalasam uzun süre susturacağım kız, bana bir soru sordu; '' Elinde olsa dedenden yıl alıp O'na verir miydin?''

Veremedim.. Yapamadım.. Gözlerim gene doldu.. Yapamazdım..Buz kestim..

Rüyamda dedemi gördüm. Gülüyordu, mutluydu.
Sabah mesajı aldım, artık O yoktu. Benim canım ciğerim mutsuzdu.

Kilometrelerce uzak olmak öldürüyor beni.. Elim kolum bağlı.. Herkesten, her şeyden uzağım..
Varın gerisini siz düşünün..


- Başına gelecek en kötü şey bu olsun.. SON olsun.. Güç olsun..Başka ne diyebilir? Ne dileyebilirim ki?

24 Ekim 2013 Perşembe

No Tittle 2

Çıktığı ilk günden beri dinlediğim bu şarkı hayatımda ilk defa manidar geliyor. Tam 10 sene geç kalmışım.

''Sen benim kördüğümüm, tutamadığım gözyaşım..
 Zor bir daha, daha da güvenmek
 Bana düşen kabullenmek
 Zor da olsa dönüp gitmek..''

Ne kadar basit ne kadar manidar..11 yaşından beri hiç olmadığı kadar..
Bu gidiş zafer olsun..bu yazı da selam olsun..

Que Sera Sera..

Lizbon havalimanını Portekiz'deki 2. adresim olarak kabul ediyorum. Burda yatıp kalkmaya alıştım. Nerde rahat koltuk var - nerde priz var.. Check-in'ler, Gate'ler, rötarlar, pilotlar - hostesler benden sorulacak..

Hazır gene öldürecek vaktim varken, oturup dünkü duygu değişimini anlatayım hele..
Her zamanki gibi gecenin ilerleyen saatlerine doğru  'Are you coming with us?' diye soruldu. Dedim hadi geliyim son gece sayılır. ( Bir gün sonra yolculuk var diye..) Bunlar simsiyah giyindiler, şık gösterişli, pelerinli filan. Okuldaki ilk yılı olanlara eziyet etme törenlerini yapmak üzere yola çıktılar. Aylar geçti hala tek sıraya sokup bağırttırıyorlar, gögüslerine de köpek tasması gibi ad-soyad ve ne okuduklarını yazdırıyorlar.

Görseniz ne kadar ciddiye alınıyor, yapılan eziyetler. Sabah birlikte kahve içen arkadaşlar, akşam dize çöktürüyorlar. Hakaretlere uğruyorlar, kabul edilmesi için her dediklerini yapmak zorundalar. Çok da zevk alıyorlar. gülüp eğleniyor her iki taraf da..
Gerçekten çok ilginç şehrin ortasında bu tür olayların olması. Ben de turist misali sürekli fotoğraf çekip duruyorum.

Hep beraber (yaklaşık 50 kişi) camsız bir minibüse bindirildik. Adam bilerek hayvan gibi kullanıyordu. Karanlıkta nefessiz ordan nasıl sağ çıktım ben de bilmiyorum..

Nehir kenarından bara gidildi. Çantamızdan, pelerinimizden evden getirilen birçok içkiyle gece başladık.. Garson gördüğünde 'aa çok ayıp'' dermiş gibi bakıyor. Sen de 5 saniye ortadan kaldırıp, sonra tekrar içmeye koyuluyorsun.

Her zaman olduğu gibi 5 kuruş harcamadan kafa oldum. Hah.. Bu Napoli'de, Ghent'de, Lizbon'da olmamam için en güzel nedenlerden sadece biri.. :)

Burada insanlar eldeki kısıtlı imkanlarla eğlencenin doruğu nasıl zorlanır iyi biliyorlar. Özellikle ev arkadaşlarımın bu konuda expert olduklarını düşünüyorum. Her biri bir diğerinden değerli.. iyi geliyorlar bana. Bana değer,güven, ilgi gösteriyorlar. Bir o kadar da düşünceliler. işte dün gece bunları düşündüm. İstanbul'da en son o kadar kötü ayrıldım ki bu bir tür hediye olmalıydı bana..
Yıldızlar dopdoluydu. Kumsalda uzanmış onlara bakıp mutluluğumun farkına vardım.. Vardım ki..

Hass...

Bu kadar da güzel olmaması gerekiyor buranın Kayane kendine gel..Ocak'ta dönüyorsun. Sakın bağlanma masallarına girme..

Sanırım geç kaldım bunu söylemek için. 2 Haftalığına Portekiz'de olamayacam diye otobüsteki tavırlarım görülmeye değerdi. Kulakta en sevdiğim Portekizce şarkı (bkz: aşağada paylaşmıştım ev halkıyla), bir duygu selleri falan.

Zor olacak Ocak.. Bu şimdiden belli..

 10 Ekim 2013
Perşembe -  Lizbon

7 Ekim 2013 Pazartesi

Dün..Biraz şey..

Fazla düşünüyorum  ne olacak, ne bitecek o ne diyecek bu ne yapıcak. Hatta her türlü sonuç için plan da yapıyorum. Böyle yaparsa bunu yaparım, şunu yaparsa şöyle yaparım..

Gereksiz.. Dün anladım.

Ve azıcık saldım.. Klasik bir geceydi aslında.. Gene gerekli malzemeler ortada.. Evdeki 5 kişi salonda.. Ben de açtım gene benim Chat rulet tarzı sitelerimi. Şu kareleri ortaya çıkardım..



Dedemiz -  Biz - Celine Dion






Polis bir amca bulduk. Çok korktuk bizi ihbar eder diye.. :(





Bunlar gecemize can katan çiftimiz ki; Onlar da POLİSti. . Polisler çok sıkılıyor olmalı..


























Dün böyle oldukça şey geçti. Güzeldi yani.. Bir bardak şarabı shot yaptım You are the best dediler çocuk gibi sevindim... :(
Çok coolum ben burda... :(


4 Ekim 2013 Cuma

Neler oluyor orda?

Usta burda bunlar manyamış ya. Ne basit ne nev-i şahsına munhasır bir hayatım varmış meğer. Çok da memnunum açıkçası İstanbul'da grubumla evde toplanıp içip içip gülüp-aglayıp reklamsız eğlenmekten. O ayrı.

Bunlar elmayı soyup - delip bir şeyler geçirip - yakıp çekiyorlar. Ulan ben yapım aşamasında sıkılırdım be? Neyse bunu da gördük gözümüz açık gitmez. Bu gecenin de ilginç olayı buydu.

Şarkısı da bu;





Türkiye'yi bilmem, açıkçası bulunduğum ülkeyi de bilmiyorum ama  Abrentes'te bu şarkı yeni bir bomba gibi düştü gündemimize.. 

P.S. Bu postlayacağım son saçma video olmayacak.. Üzgünüm..

1 Ekim 2013 Salı

Herkes burda olsun..Burda benle olsun..

Bir oturup yazma gereği duyuyorum neler yapıyorum-ne ediyorum diye. Babamlara bile öğrettim blogu böylece  'Ne yaptın?' sorusuna vereceğim cevaplar azalır deyi düşündüm...
Genel olarak ne yaptığımı da yazarım ama önce az önce ev halkıyla misafirlerimizi almış otururken çektiğim videoyu paylaşayım.. Random bir günümden random bir sahne paylaşayım..

Dağınıklığın kusuruna bakmayın..




Klasik bir Erasmus öğrencisi gibi partilerden partiye koşmadığım için, süt çocuk gibi hiçbir şey yapmadan oturmadığım için şanslıyım.. Kafamdaki hayatı yaşıyorum az çok şimdilik.. Gereği yerde gitarlarını alıp şarkı söylemekten zevk alan, gereği yerde de kafayı çekip eğlenebilen bir gruplayım..


Bazen onları kıskanmıyor değilim. Ah şimdi bizimkiler de burda olsa diyorum.. Onlar birlikte hep.. Bizimkiler de burda olsa ya..
Mutfakta Nadin akşam yemeğini yapsın, peynirlerini koklaya koklaya seçsin. Gasia şarkıya dalıp gitsin, dumanlar içinde gözleri dalsın. Sen anlarsın geliyor felsefelik cümleleri.

Grubu büyüteyim;

İçerdeki salonda  Artun Armut divanda yatarken, Ganç üzerine atlasın, Aret hiç durmadan aynı şekilde atlasın ve hiçbir zaman anlamadığımız zevki alsınlar. Karin çok ses çıkarıyoruz diye kızsın, Ariana kahkahasını, Sesil çığlığını atsın. Tüm bunlar olurken biz bir kenarda Arpen'le Amerika hayalimizi kuralım..  Narod bizi dinler bize söz verir mutlaka bize gelecek diye..

Ben birazdan kalkar Şirag'ımın yanına geçerim. Muhabbetimiz bir başlasa sonu yoktur ya, Aren ile Narod gelsin bölsün  '' Hadi olum ne yapıyorusunuz burda çıkalım'' desin. Siz gidin biz biraz kalalım diyim Muraz'ı alsınlar Bistro'ya gitsinler. Muraz  beni mutlaka uyarsın dikkat et, kendine iyi bak Nare'ye göz kulak ol diye.. Sonra ' Hadi koçum benim, pancar motoru gibi tatağ tatağ'.. Nare mi? Bayılır uslu cici kız olmayı arkadaşlarımın önünde.. Egur tamam ama mamayin mi ıser..tamam?

Biz artık içiyoruzdur herhalde. Kesin de çişimiz gelmiştir Katia ile aynı anda. Saç baş girelim birbirmize, yerlerde sürünelim tuvalete ilk kim girecek diye.  Serli cool tavrıyla ''Off hep aynı şey sıkıldım.. '' desin bassın koltuğa uzansın. Linda büyük ihitmal elinde telefonuyla bizi izliyor olacaktır. Hiç şüphesiz fotoğrafımızı çekiyordur. Bu arada Nadin'in hala uykusu gelmedi mi? O huysuzlanmaya başlamıştır şimdi..

Ben en iyisi küveti doldurmaya başlayayım. Elbet biri benle girecektir. Ne kadar çok sevdiğimi bilir herkes.. Hazır bu kadar kalabalığız ben Lori'yi çağırıyım. Alsın birasını gelsin iki dertleşelim. Şarkımızı koyup ağlayalım. Yalnız bir dakika! Aman! Diana'ya haber verelim.. Sonra trip atmasın, onun da burda olması gerek bebek saçını toplayıp.
Ben bu kadar kafa olmuşken Artun'u düşünmeden yapamam.. Gelsin ona da ağlayıp zırliyim. O cümleleriyle beni sakinleştirir. Bunu yapmasını çok iyi bilir. Maral da gelmiştir belki Onla. Otursun bir bira kapsın o da..

Daha var mı gelecek? Söyleyim Rafael'e, Janin'e, Issa'ya Rita'ya şarkıyı baştan alsınlar.. Herkes benle burda olsun. Aklımda olan ama itiraf edemediğim insan da burda olsun.Yüzümü güldüren insan da burda olsun, beni kahkahalara boğan da. Dertli insan da burda olsun. Mamamlar-yayamlar da bir sokak yukarda olsun. Onların burda işi olmaz şimdi.. Ama yakınımda olduklarını bileyim. Herkes burda olsun. Burda benle olsun..